Ilımlı İslam ve Sıkma Başlar
Ilımlı İslam ve Sıkma Başlar. Son yüzyılda gelişen teknoloji müthiş bir tüketim çılgınlığını da beraberinde getirdi. Hızla gelişen, değişen dünya düzeninden kültür, sanat, felsefe gibi dinde nasibini aldı… Asırlarca orijinal hali ile süre gelen tutkulu inanışlarımız ilgimizi çekmez oldu. Çağdaş baskılar ve inançtan da bir çırpıda vazgeçemeyiş ile ancak zamana yayılarak azaltılabilecek dini yaşam düşüncesinde, yeni biçimler ortaya çıkardı. Özellikle 28 Şubat döneminde uğruna canla başla mücadelenin verildiği, ikna odalarının kapısından başı dik çıkan başörtüsü şimdi yeni türeyen sıkma başların elinde “ büyük mağduriyet” tiyatrosunda gişe rekorları kırıyor! Artık kimi sözde başını örten kızlarımıza, ne kapalı nede açık diyebileceğimiz tuhaf bir sakal-bıyık durumuna düştük.
İslam da örtünme şekli olan tesettüre değerlerinden arındırılıp yavan bir “saç örtmek” anlamı yükledik. Namahrem bakışlara karşı bir zırh, amacı gereği karşı cinste etki uyandırmayacak, gözlere kalkan olacak başörtüsü şimdi, moda çatısı altında “sıkma baş” olarak tabir ettiğimiz dinle ilgisi olmayan örtü biçimleri ve tesettür (!) olduğu düşünülen ifrat derecesinde giyim tarzları ile kötü bakışlar bir yana iyi bakışları bile tahrik edebilecek cinsten ucube bir hal aldı. Baş örtüsüne özgürlük verildi! Koşun aynalara yeni biçimlerle kutlayalım… Özgürlüğün getirdiği rahatlık, inanç çevikliğinde değil de şıklık yarışında ve tuhaf biçimlerde kendini gösterdi ve sorgu listesine yeni konular eklendi: Dini emirler zamana göre değişiklik gösterir mi? Zaman dini değiştirir mi? ”Sıkma baş” olarak ifade edilen biçimi midir eğer öyle ise, Nisa suresinde ifade edilen “Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar.” ayeti günümüzde geçerliliğini yitirdi mi? İslam devletlerinin nizamında, değişen şartlarda dini emirlerin başat kabul edilmesi gerekirken, şimdi dini emirler mi dönem şartlarına uydurulacak? Çağdaşlık savunucularının toplumun zihnine zerk ettiği dinde reform düşünceleri, ekmel olmuş islam mantığı ile nasıl bağdaştırılabilir ve has mü’minlerce nasıl kabul görebilir?
Başörtüsünü mağdur eden hanımcıklarımızın eleştiri okları karşısında ardına sığındığı dine en büyük tehdit olan “çağa ayak uydurma” ve “ ılımlı islam” mefhumları… Çağa ayak uydurma; (nenemin başörtüsünden sıkma başa geçiş) aşağılık psikolojisinin bariz göstergesidir. Ilıman islam ise batılı güçlerin güçsüzlüğüdür ki karşı durmakta, yıkmakta zorlandığı islamı yozlaştırma, kendi potasında eritme politikasıdır. Özellikle özüne yabancılaşan kızlarımızın ve kaypak medyanın da büyük desteğiyle içten kemiren dev bir kurt olmayı başardılar!
Yaratıcı tarafından insan için en mükemmeli düşünülmüş, ilahi nizam kurulmuş iken reform “din” kavramının yanında garip duran bir kelimedir. Neyi reforme edeceğiz evvela bunu sorgulamamız gerekir. Reform bozulan bir şeyi düzeltmek ıslah etmek demektir. 14 asırdır tahrif edilmeden günümüze kadar gelen islamın (bozuk mezhepleri muhatap almazsak ) neyini ıslah edeceğiz? Yapacağımız iş dinde reform mu yoksa bir tahrif mi olacak? “Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. ”(maide 3) ayeti ile islam dini tamamlanmış tüm çizgiler net bir şekilde çizilmiş olduğu halde “din kolaylıktır” çatısı altında getirilen çağdaş yorumlar, keyfi fetvalar din değil bid’ate açılan ziyan kapısıdır. Bu durum İsa ya ve incil’e inandığını, onlara çağdaş bir yorum getirdiğini iddia edip yeni bir din kurma hedefi olan Yehova şahitlerinin durumunu andırır. Var olan kitabın altında farklı inanışlar geliştirmek, değiştirmek ihanettir ! Kur’anın ifadesi ile söyleyecek olursak merhamet görmeyecek bir iştir.
Kanaatimce ilericinin başörtüsü anlayışı bir takım menfaatler uğruna vazgeçilebilen ve hangi amaca hizmet etmesi gerektiği gerçeğinden uzaklaşan anlamsız bir bez parçasına dönüştü. Daracık tayt üstü kap ya da gömlek vari şeyler üzerine attığı şal yahut başörtüsü ile hanım kızımız aklınca tesettüre girdiğini, en kötüsü dine hizmet ettiğini düşünüyor! Din sizden ne çekti be…! tuhaf giyiminizle, başınızda rezil ettiğiniz örtü ile, birde iyi bir iş yaptığınız düşüncesi… Yapma be güzel kızım bu kadar aptal olma! Örtünmenin amacı gizlenmek ilkesini ihlal edip, kadını bir şehvet unsuru olarak görüp, tüketilebilecek bir meta olarak sunan, sapık modern düşünceyi hilkat garibesi halinle güldürme! Rönasanstan önce hayası ve iffeti düşünülen Hz. Meryem in Rönasanstan sonra güzellik unsurlarını öne çıkaran zihniyetin oyuncağı olma! Sen modern çağa, ılıman islama meydan okuyabildiğin ölçüde amacında sabitsin. Yoksa sıkma başlı çakma tarzın, daracık pantolonun, boya fıçısından çıkmış suratın, üstüne bide dini inancını yaşadığın zeminsiz düşüncenle, ucube resimlerde acibe bir haldesin. Yapma!
0 yorum:
Yorum Gönder