24 Eylül 2014 Çarşamba

Acı Biber Nasıl Anlaşılır?

bg_biber_0uıuıuıu

Acı biberi anlamak için illa ağzınızı yakmanıza gerek yok. Bu durumdan hoşlanmıyorsanız başka bir çözüm arıyorsanız işte size ipucu;
Acı olan biberlerde dış görünüş olarak tatlılara göre daha parlak ve canlı bir renk vardır ve ellediğinizde ciddi bir sertlik söz konusudur.
Acı biberlerin sapının gövdeye bağlandığı yerde yıldız şeklinde küçük yaprakcıklar vardır kimisinde az kimisinde çoktur. Çok olanlar bilin ki çok acıdır.
Eğer hassas bir burnunuz varsa acı biberi koklayarak bulabilirsiniz. Kırdığınız biberi kokladığınızda ağız burnunuzu yakan bir koku hissedersiniz hapşurma isteği gelir.

Zayıf Gösteren Kıyafetler

frfrfrfrfrbnn
Eğer biraz fazla kilolarınız varsa bu durum sizi rahatsız ediyorsa her istediğiniz giyemezsiniz sevgili bayanlar. Kıyafetlerinizde bir takım sınırlar olmalı. Önce vücudunuzu tanımalısınız, fazlalıklarınız gögüs bölgenizdemi yoksa kalça bölgenizdemi bunu tespit etmelisiniz.
Göbek bölgenizdeki fazlalıkları korse ile yok etmelisiniz. Genel olarak fazlalıklar için siyah renk herzaman kusur kapatıcıdır, risksizdir. Çizgili kıyafetlerde ısrarcı olmayın ve asla enine çizgili kıyafetler giymeyin.

23 Eylül 2014 Salı

Reklam Nedir ?

Reklam Nedir ? Kısaca tarihine bakalım.  İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinde sonra, sanayileşmenin büyümesi, üretimin çeşitlenmesi ve buna bağlı olarak rekabetin artması ile birlikte pazarlanan ürün ve hizmetlerin tanıtım faaliyetleri önem kazanmaya başlamış ve reklamcılık önemli bir faaliyet konusu olmuştur. Üretilen ürün veya hizmetin tüketiciye tanıtılmasının en doğru yolu reklamdır. Doğru Reklam hızla büyümenizi sağlayabilir.
Bugün artık bir firma, üretilen ürün ve hizmetlerin hedeflenen noktanın gerisinde kaldığını veya firmanın yaşamını sürdürecek düzeyde olmadığını düşünüyorsa ya da bunların satış miktarlarını artırmak istiyorsa reklam yolunu seçmektedir. Reklam yapmanın amacı, üretilen ürün veya hizmetin daha geniş kitlelerce tanınmasını sağlamak ve bu yolla satışların artmasını beklemektir.
Kısaca reklam bir tanıtım faaliyetidir. Firmaların marka değerlerinin yükseltilmesinde, pazar payını artırılmasında, yatırımların yönlendirilmesinde ve yeni üretim politikalarının tesbit edilmesinde bu tanıtım faaliyetinin etkisi büyüktür.
Reklam yapılırken, hedef kitleye ve tüketicilere, üretilen ürün ve hizmetler anlatılır, kullanım amaçları ve yararları açıklanır, nereden, ne şekilde ve hangi fiyatlarla alınabileceği konusunda bilgi verilir. Reklam bir anlamda tüketicilerin doğru ürün ve hizmeti almaları için yol gösterici niteliktedir.
Reklam Nedir 150x150 Reklam Nedir ?
Reklam Nedir
İlk yazılı reklam olarak, bugün British Museum’da sergilenen ve günümüzden 3000 yıl öncesine ait bir papirüs gösteriliyor. Bu papirüs üzerinde bir çeşit tanıtım duyurusu yer almaktadır. Ancak modern reklamcılığın başlangıcı olarak günlük gazete ve dergilerin yaygınlaşmaya başladığı 19. yüzyılın ilk yarısı görülür.
İlk radyo reklamı, New York’ta bulunan bir kooperatifin, evleri tanıtmak amacıyla hazırladığı 10 dakika süren bir duyurudur ve 28 Ağustos 1922 günü yayınlanmıştır. O tarihte günde beş anons yapılması karşılığında radyoya 500 dolar ödenmiş. Bu reklamın sonucunda da iki daire satılmış.
Düzenli televizyon yayınları başladıktan sonra televizyonlarda yayınlanan ilk reklam ise 1 Temmuz 1941 tarihinde yayınlanan bir saat markasına aittir. 20 saniye süren ve sabit bir saat görüntüsü üzerine okunan bu reklam duyurusu için 9 dolar ödenmiş.
Televizyonlarda renkli yayınlar başladıktan sonra yayınlanan ilk renkli reklam ise bir bezelye markasına aittir. 15 Kasım 1969 tarihinden yayınlanan bu reklam için 25 sterlin ödenmiş.
Ülkemizde kurulan ilk reklam ajansı İlancılık Reklam Ajansı’dır. 1909 yılında kurulmuştur ancak krizler ve savaşların etkisiyle gerçek faaliyetine 1919 yılında başlamıştır.
Ülkemizde ilk radyo reklamları 1950’li yılların başında başlamıştır. Özellikle bankalar ve özel kuruluşlar başta olmak üzere bir çok resmi kuruluş da tanıtım için radyoda reklam yapmak yolunu seçmiştir.
İlk çekilen reklam filmi 1949 yılında Güzel Sanatlar Akademisi profesörlerinden Vedat Ar’ın hazırladığı bir canlandırma resim çalışmasıdır.
Sürekli televizyon yayınlarının başlaması ile birlikte 1972 yılından itibaren televizyonda reklam yayıncılığı da başlamıştır. Ve reklamcılık ülkemizde de giderek büyüyen ve gelişen bir sektör olmuştur.
Reklam ürün pazarlamasında en önemli faktördür. Sizlerinde mutlaka unutamadığı bir reklam vardır.  İnternet piyasasındaki en büyük reklam şirketi google adsense dir.

Çil Nedir? Neden Oluşur?


Bazı insanların niçin çilli olduğunu yeterince açıklayabilmek için önce cilde renk veren şeyin esasını öğrenmeliyiz. İnsan cildinin(derisinin) belirli bir rengi almasındaki en önemli unsur, değişik ırklardan kişilerde melanin miktarındaki farklılıktır. Başka bir ifadeyle, melanin miktarının farklılığı, insanlarda derinin başka başka renklerde olması bakımından en önemli rolü oynar.
Hayatın ilkel, alt tabakadan örneklerinde, kertenkelelerin ve belirli bazı balıkların renk değiştirebilmeleri melanin sayesinde olur. Buna karşılık, melanin insanlarda sadece tenin rengini belirlemekle kalmaz. Uzun süre Güneş altında kalmanın çok zararlı etkilerine karşı da koruyucu görevi ve işlevi vardır.
Melanin, epiderminin en alt tabakası boyunca yayılmış özel hücreler tarafından üretilir. Epidermi derimizin ince dış kesimidir. Melanin üreten özel hücreler me/anosifter diye adlandırılır. Bütün bu açıklamalardan sonra şimdi çilin ne olduğunu açıklayabiliriz.
Çil, söz konusu hücrelerin, yani melanositlerin belirli kesim ve noktalarda yoğun bir şekilde gruplaşmış bulunmasının sonucudur. Zaten çillerin sarımsı kahverengi olması da bu nedenledir. Melanin pigmentleri(renk verici madde) sarımsı kahverengidir. Burada karşımıza başka bir soru çıkar. Neden bazı insanlar çillidir de, çoğunluk çilli değildir? Bunun cevabını soya-çekimde aramak gerekir. Bizim çilli ya da çilsiz olmamız, anne ve babalarımızın durumlarıyla, görünüşleriyle belirlenen bir şeydir.

21 Eylül 2014 Pazar

Kestane Balı Nasıl Tüketilmelidir ?

Kestane Balı Nasıl Tüketilmelidir ?
Kestane balı nedir? Kestane balı, arılar tarafından haziran aylarında, kestane çiçeklerindeki polen ve bal özleri ile üretilen baldır. Adından da anlaşılabileceği gibi kaynak maddesi kestane ağaçlarıdır ve Karadeniz bölgesindedir. Kestane balının üretimi zor ve üretimsel verimlik açısından yeterli olmasa da, çok yararlı ve rengi koyu olan kestane balı, içerisinde bol miktarda protein, A vitamini, kalsiyum, sakaroz ve fosfora yer vermektedir. Adı gibi tadıda kestaneyi andırmaktadır. Enerji verme konusunda da iyi olan kestane balı, çocuklara ve sporculara gelişme açısından önerilir. Ayrıca antiseptik bakımından diğer ballardan daha üstün olurken, Antioksidan bakımından da %60 bir oran ile yine diğer ballardan üstündür. Kestane balı için gerçek anlamda doğal ilaç tanımı yapılmıştır. Bu baldan yararlanabilmek için özel işlemlerden geçmiş olması gerekmektedir.
Birçok klinik ve bilim uzmanları, kestane balı hakkında bir çok araştırma yapmış ve olumlu sonuçlar konusunda hem fikir olmuşlardır. Şuana kadar doğru kullanımlarda her hangi bir zararı ise tespit edilmemiştir. Nasıl Tüketilmeli? Nasıl tüketilmesi konusunda ise pek önemli husus yoktur. Özellikle mevsim değişikliklerinde daha fazla tüketim önerilir. Bunun dışında, sabahları aç karnına bir veya yarım çorba kaşığı tüketilebilir, sade ya da ılık suyun içine katılarakta tüketilebilir. Tercihen hepsi uygulanabilir. Ancak şeker hastalarının, şekerinin yükselmemesi açısından az miktarlarda ve doktor izni alınarak tüketmesi uygun görülür.
Kestane Balı Zararları Kestane Balı Nasıl Tüketilmelidir ?
Kestane Balı Zararları
Faydaları Nedir? O kadar yararlıdır dedik bir çok hastalığa, şimdide faydalarından bahsedelim.
*Bademcik iltihabına *Kemik ve kasların güçlenmesine *Halsizliğin giderilmesine *Hafızanın güçlenmesine *Cilt ve lekelerin giderilmesinde *Nezle ve grip gibi hastalıklara *Damar hastalıklarına *Kalp çarpıntısına *Astım gibi hastalıklara *Sedef gibi hastalıklara *Kanın temiz olmasına *Romatizmaya *Baş dönmelerine *Bel sakatlık ve ağrılarına iyi gelmektedir. bana.
Kestane Balı Zararları Nelerdir ?
Şeker hastalarının çok tüketmesi tavsiye edilmez. Hamilelerin doktor kontrolünde bu besini tüketmelidir. Deli bal olarak bilinen kestane balı, günde bir iki kaşıktan fazla yendiğinde baş dönmesi başta olmak üzere bir çok sağlık problemine yol açabilir. Ayrıca tıp alanında Kestane deli balının ciddi alerjik rahatsızlıklar yaratabileceği konusunda bulgular ve olaylar vardır.
Zararlarını üreticilere yani aldığınız kişilere firmalara sorunuz, nasıl tüketilir tavsiyeler alınız.

20 Eylül 2014 Cumartesi

Ilımlı İslam ve Sıkma Başlar

Ilımlı İslam ve Sıkma Başlar

Ilımlı İslam ve Sıkma Başlar. Son yüzyılda gelişen teknoloji müthiş bir tüketim çılgınlığını da beraberinde getirdi. Hızla gelişen, değişen dünya düzeninden kültür, sanat, felsefe gibi dinde nasibini aldı… Asırlarca orijinal hali ile süre gelen tutkulu inanışlarımız ilgimizi çekmez oldu. Çağdaş baskılar ve inançtan da bir çırpıda vazgeçemeyiş ile ancak zamana yayılarak azaltılabilecek dini yaşam düşüncesinde, yeni biçimler ortaya çıkardı. Özellikle 28 Şubat döneminde uğruna canla başla mücadelenin verildiği, ikna odalarının kapısından başı dik çıkan başörtüsü şimdi yeni türeyen sıkma başların elinde “ büyük mağduriyet” tiyatrosunda gişe rekorları kırıyor! Artık kimi sözde başını örten kızlarımıza, ne kapalı nede açık diyebileceğimiz tuhaf bir sakal-bıyık durumuna düştük.
İslam da örtünme şekli olan tesettüre değerlerinden arındırılıp yavan bir “saç örtmek” anlamı yükledik. Namahrem bakışlara karşı bir zırh, amacı gereği karşı cinste etki uyandırmayacak, gözlere kalkan olacak başörtüsü şimdi, moda çatısı altında “sıkma baş” olarak tabir ettiğimiz dinle ilgisi olmayan örtü biçimleri ve tesettür (!) olduğu düşünülen ifrat derecesinde giyim tarzları ile kötü bakışlar bir yana iyi bakışları bile tahrik edebilecek cinsten ucube bir hal aldı. Baş örtüsüne özgürlük verildi! Koşun aynalara yeni biçimlerle kutlayalım… Özgürlüğün getirdiği rahatlık, inanç çevikliğinde değil de şıklık yarışında ve tuhaf biçimlerde kendini gösterdi ve sorgu listesine yeni konular eklendi: Dini emirler zamana göre değişiklik gösterir mi? Zaman dini değiştirir mi? ”Sıkma baş” olarak ifade edilen biçimi midir eğer öyle ise, Nisa suresinde ifade edilen “Başörtülerini yakalarının üzerine vursunlar.” ayeti günümüzde geçerliliğini yitirdi mi? İslam devletlerinin nizamında, değişen şartlarda dini emirlerin başat kabul edilmesi gerekirken, şimdi dini emirler mi dönem şartlarına uydurulacak? Çağdaşlık savunucularının toplumun zihnine zerk ettiği dinde reform düşünceleri, ekmel olmuş islam mantığı ile nasıl bağdaştırılabilir ve has mü’minlerce nasıl kabul görebilir?
Ilıman İslam Ilımlı İslam ve Sıkma Başlar
Ilımlı İslam
Başörtüsünü mağdur eden hanımcıklarımızın eleştiri okları karşısında ardına sığındığı dine en büyük tehdit olan “çağa ayak uydurma” ve “ ılımlı islam” mefhumları… Çağa ayak uydurma; (nenemin başörtüsünden sıkma başa geçiş) aşağılık psikolojisinin bariz göstergesidir. Ilıman islam ise batılı güçlerin güçsüzlüğüdür ki karşı durmakta, yıkmakta zorlandığı islamı yozlaştırma, kendi potasında eritme politikasıdır. Özellikle özüne yabancılaşan kızlarımızın ve kaypak medyanın da büyük desteğiyle içten kemiren dev bir kurt olmayı başardılar!
Yaratıcı tarafından insan için en mükemmeli düşünülmüş, ilahi nizam kurulmuş iken reform “din” kavramının yanında garip duran bir kelimedir. Neyi reforme edeceğiz evvela bunu sorgulamamız gerekir. Reform bozulan bir şeyi düzeltmek ıslah etmek demektir. 14 asırdır tahrif edilmeden günümüze kadar gelen islamın (bozuk mezhepleri muhatap almazsak ) neyini ıslah edeceğiz? Yapacağımız iş dinde reform mu yoksa bir tahrif mi olacak? “Bugün sizin için dininizi ikmal eyledim. ”(maide 3) ayeti ile islam dini tamamlanmış tüm çizgiler net bir şekilde çizilmiş olduğu halde “din kolaylıktır” çatısı altında getirilen çağdaş yorumlar, keyfi fetvalar din değil bid’ate açılan ziyan kapısıdır. Bu durum İsa ya ve incil’e inandığını, onlara çağdaş bir yorum getirdiğini iddia edip yeni bir din kurma hedefi olan Yehova şahitlerinin durumunu andırır. Var olan kitabın altında farklı inanışlar geliştirmek, değiştirmek ihanettir ! Kur’anın ifadesi ile söyleyecek olursak merhamet görmeyecek bir iştir.
Kanaatimce ilericinin başörtüsü anlayışı bir takım menfaatler uğruna vazgeçilebilen ve hangi amaca hizmet etmesi gerektiği gerçeğinden uzaklaşan anlamsız bir bez parçasına dönüştü. Daracık tayt üstü kap ya da gömlek vari şeyler üzerine attığı şal yahut başörtüsü ile hanım kızımız aklınca tesettüre girdiğini, en kötüsü dine hizmet ettiğini düşünüyor! Din sizden ne çekti be…! tuhaf giyiminizle, başınızda rezil ettiğiniz örtü ile, birde iyi bir iş yaptığınız düşüncesi… Yapma be güzel kızım bu kadar aptal olma! Örtünmenin amacı gizlenmek ilkesini ihlal edip, kadını bir şehvet unsuru olarak görüp, tüketilebilecek bir meta olarak sunan, sapık modern düşünceyi hilkat garibesi halinle güldürme! Rönasanstan önce hayası ve iffeti düşünülen Hz. Meryem in Rönasanstan sonra güzellik unsurlarını öne çıkaran zihniyetin oyuncağı olma! Sen modern çağa, ılıman islama meydan okuyabildiğin ölçüde amacında sabitsin. Yoksa sıkma başlı çakma tarzın, daracık pantolonun, boya fıçısından çıkmış suratın, üstüne bide dini inancını yaşadığın zeminsiz düşüncenle, ucube resimlerde acibe bir haldesin. Yapma!